29 Mart 2018 Perşembe

ALTERNATİF İKLİM ARAYIŞLARI



AĞAÇ- 1
Ağaç:  özgür , tutsak gibi de
Bir yanıyla toprağı sımsıkı kavramış kök salmış, bir yanıyla elleri gözyüzünde yüzü aydınlık; gülümsemesi , bin bahar yemyeşil… Gözyaşları sohbahar yağmurları, hazin..
Ağaçlar üç kuruşluk oksijene beş kuruşluk semere veren  doğurgan köleler. Tüketilmişlikleriyle yorgun bir kadın esnemesini taşırken , taze bahar dallarıyla şuh bir kadın kahkasını çınlatır kulaklarda.
Arayış içinde meraklısına denk geldik, biraz söz sözledik.
 Ayakların yerde   ey ağaç!
Bastığın, kök saldığın toprağın chi’sini, magmanın ateşini, çağıl çağıl içtiğin suyu  var eden   çırılçıplak bir gerçeklik var . Buyur bir kahve hazırlasın bizim kızlar sana boylu boyunca konuşalım, hatta şimdilik biz konuşalım sen dinle . Haber edelim bizim iklimden sana.
Pırıl pırıl doğarız biz bu coğrafyada  demeyi isterdim sana ama o kadar da aydınlık değil sanki  buralar, sanırsın bitmeyen bir kış yaşanıyor bu iklimde. Her gece birilerimizi avlıyor vahşet,  her güneşte de durmuyor, bir azgınlık halidir bu.  Gün doğmuyor bu iklimlerde orta çağda kaldı zaman. Saatler ilerlemiyor, yerinde sayıyor insanlık. Milyonlarca  çığlık içinde  bir fısıltı benim anlatacaklarım sana.

Sen ağaçsın dalların maviliklere kucak açmış benim saçlarım var dövülürken bir adamın ellerine dolanmış… Kankırmızı bir al bağlamışlardı saçlarıma sanada  versinler ört dallarına erk sahipleri memnun olsun aman ha !
Dünyaya başka pencerelerden bakmayı öğrettiler bize kırmızı- mor pencerelerdi , çürükleri ruhlarımıza işledi. Aman erk sahiplerine söyleme , şikayet etmiyoruz. Bi çare zavallılarız çünkü ..
Koskoca gövden var sapasağlam, dim dik  . Rüzgarlara karşı durur, yağmurlara eyvallah etmezsin .. Ne yücesin ..
Bizim vücutlarımıza kum saati yakıştırmaları ettiler.  Göğüslerimiz kalçalarımız şehveti çağırır, dudaklarımız şuh kahkahaların uğrak yeri orospu kırmızı rengi . Gözlerimiz  şehla aman aman, ağzımız çok laf yapmaz . Saçı uzun aklı kısalar ailesine mensup kocaman bir zar ile sarılı çıplak bedenlerimiz . Çıplak dedim tövbe tövbe  . Zar önemli dikkatler buraya lütfen 
Sana karışmıyorlardır şu ölçülerde olmalı ağaçlar diye burda estetik anlayışları var yer-dip olsalar ama olmuyorlar . Metalar, ölçüler, mezuralar,diyetler, makyajlar modern dünya işkenceleri..
İnsanlık dışı diyecek olursun sakın, insanlık burda.  Yapma!!
Senin fidelerini dikiyorlar ya bu topraklara , adını bilmem ne hatıra ormanı falan koyuyorlar . Şaka gibi çünkü aynı eller birilerimizi bıçağın ucundan damlatırken, alnına namlu dayıyor birilerimizin.Namus etiketi yapıştırmışlar bacaklarımızın arasına. Sıkı sıkıya baraj kurduk yedi kat giyiniyoruz. Ya kaybedersek etiketi namussuz olursak maazallah .
 Sessiz kaldın, üzgünüm konuşamadığını unuttum .
Ben konuşuyorum da ne oluyor çığlıklar atıyorum şu an, belki bi yerde ölüyorum  ya da özel alanıma girmişler tecavüz ve daha niceleri. Üç maymun  cirit atıyor sokaklarda bir ölüm sessizliği kulaklarda sağır edici , aman tanrım .. 
Peki  Aşk desem  ? Senin kalbin var mı ? Ya da soruyu şöyle soralım sen aşık olur musun ? Peki tamam konuşamıyorsun bende konuşmak istemiyorum şu anda. Bir cümle kurayım geçelim bu konuyu. Geceye and olsun ki hiçbir kadın sevilmiyor hakkınca . Zaten sev(e)miyor da..
Karanlık denizlerde rehber  fenerin, kendini bilmeyişini üzerinde  taşıyan kadın selam olsun sana.
Daha çok şişiririm de kafanı hem sigaram bitti hem derse yetişmem lazım . Bir hengamedir aldı yürüdü bizde geri kalmayalım.
 Şimdilik hoşça kal.
Bir yere kaybolma…
İki çift sözü söyleyenin adı : SUS’suzluk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yeniden mi?

Bunu yazmanın erken olduğu kanısındayım ama yine de yazacağım. Dün uzun zaman sonra dışarı çıktım ve insanlara karıştım. Onlarca çi...